Tarih & Mitoloji...
Antik Çağ...
Asıl yerleşim,         MÖ 12-11. yüzyıllarda, Anadolu' da Hitit uygarlığının         sona ermesinin ardından Aka göçleri ve sonrasında          "Aiolya" ve "Ionia" bölgelerinin kurulması ile         daha bir belirginleşmektedir. Bunlar bazı Ege Adalarını         da [Sakız(Khios) ve Sisam(Samos) gibi...] içine alan bölgelerdir.         Bu sırada 12 çok önemli Ion kenti kurulmuştur. Bunlar; güneyde         Miletos, Myus, Priene, orta bölgelerde Ephesus (Efes), Kolophon, Teos         ve Lebedos, kuzeyde ise Erythrai (Ildırı), Klazomenai, Phokaia         (Foça) ile Samos ve Khios Adaları' dır. Bu kentlerden         Erythrai' nin toprakları içinde, o dönemde "Mimas"         olarak bilinen Karaburun Yarımadası da yer almaktadır.         Erythrai zamanın en önemli ve zengin kentlerinden birisidir.         Zenginliğinin yanında bu çağda Erythrai' nin ünlenme         nedenlerinden birisi de, tanrıların sözcüsü olarak kabul         edilen ve  "Sibylline Kahinleri" diye adlandırılan         kişilerden en önemlilerinden birisinin burada yaşamış         olmasıdır. MÖ         5. yüzyılın sonlarında Erythrai, Pers İmparatorluğu         egemenliğine girmiş, ve MÖ 334 yılında Büyük         İskender' in Persleri yenmesiyle tekrar bağımsızlığına         kavuşmuştur. MÖ 133' de Bergama Krallığı' nın         Roma İmparatorluğu' na bağlanmasıyla Erythrai de         Roma topraklarına katılmıştır. Daha sonrada Doğu         Roma kenti olmuştur.
Erythrai         kentine bağlı 5 küçük kentin daha var olduğu         bilinmektedir. Bunlar; Polikhna, Pteleon, Sidousa, Boutheia ve Elaiousa'         dır. Ancak bu kentlerin bugün hangi yerleşim birimlerine eş         olduğu konusu belirsizdir. Biraz da varsayımlar üzerinden yapılan         çalışmalarla, Pteleon' un Denizgiren, Sidousa'nın          Ahırlı (Karaburun' un eski adı) ve Sahip Adası,         Boutheia' nın Meli ve Polikhna' nın da Balıklıova'         ya eş düştüğü kabul edilmiştir.
Karaburun         Yarımadası, Doğu Roma' dan sonra kurulan Bizans yönetimine         geçmiş, ancak 1086-1095 yılları arasındaki sürede         Çaka Bey tarafından Türkler' in yönetimine alınmış         sonra tekrar Bizans yönetimine geçmiştir. Bu bölgenin tamamen Türklerin         eline geçmesi ise  Aydınoğlu Mehmet Bey' in bölgeyi         almasıyla başlar. Karaburun Yarımadası daha sonra         1426 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır.Mitolojik değerler...
Karaburun'         un (eski adıyla Mimas), Yunan Mitolojisinde de sıkça yer aldığını görmekteyiz.         Homeros' un ünlü eseri "Oddysea"' da Rüzgarlı Mimas         ( Windy Mimas) olarak geçen "Mimas         Dağı" bugün Bozdağ diye adlandırdığımız         dağdır. Karaburun Yarımadası' nın ne denli rüzgar         aldığı ve tarih boyunca bu rüzgarı kullanarak, sayısız         değirmenler         yapıldığı düşünülürse aradaki ilişki         kolayca kurulabilir. Yakın bir gelecekte bu özelliğin,         "Rüzgar Enerjisinden" yararlanılarak elektrik üretilecek         projelerin hayata geçirilecek olması da bu ilişkinin günümüzdeki         devamı niteliğindedir. Gene Narsisus' un adını alan ve bugün         aynı özelliklerle sadece Karaburun Yarımadası' nda yetişen         "Nergiz" çiçeği arasında bir bağ kurulmaktadır.         İliada ve Oddise' nin yaratıcısı ünlü şair         Homerus (-ki en popüler aktivitemize adını vermiştir)         gene bu topraklarda doğmuş ve yaşamıştır.         Yunan Mitolojisine göre Tanrıların tanrısı Zeus' un         kıskanç karısı Hera, çapkın kocası Zeus' un         ölümlü kadınlar ve Tanrıçalarla  ilişkilerini gözetlemek ve kendisini haberdar         etmek üzere,  yüksek         tepelere iki gözcü yerleştirdiğinde; bunlardan biri olan İris'i         (Thaumantia da denilen İris, tanrıların habercisi olan         tanrıçadır) de         Mimas'a göndermişti. Bugünki İris Gölü belki de adını         buradan almaktadır. Tüm bu mitolojik hikayeleri okumak için tıklayınız...                
Şeyh Bedrettin...
Şüphesiz ki         Karaburun Yarımadası için en önemli olaylardan birisi de, Osmanlı         Devleti' nin, Ankara Savaşı sonrası oluşan         "fetret" devrinde yaşanan ve tarihe "Şeyh         Bedrettin İsyanı" olarak geçen olayda, Şeyh Bedrettin         müridlerinden Börklüce Mustafa' nın, Karaburun Yarımadası'         na çekildikten sonra yenilgiye uğratılıp, 10.000 den         fazla taraftarının "Azap Deresi", "Cehennem Deresi" ve         "Kanar Yeri" mevkiinde kılıçtan geçirildikten sonra,         kendisinin de çarmıha         gerilerek öldürülüşüdür. Ünlü şair Nazım Hikmet tarafından         yazılan                  "Şeyh Bedrettin Destanı"                 bu olaydan         esinle yazılmıştır.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder